Şimdi bir bilinmezliğin kıyısında, karanlığın en zifirisinde, bir noktaya odaklanıp ama herhangi bir noktaya çünkü önemli değil, biraz olsun bilmeyi umma vakti. Bazı şeyleri araştırarak öğrenemezsin, yaşaman gerek. O yüzden şimdi, bir gidişin, bir adım gerisinde, eşlik ve terkin o çirkin grisinde, senin için en iyi olanı yapmayı umma vakti.
Çokça düşündün aslında, gecelerini gündüzlerine ekleyip bazen 3 gün uyumadan, gitmek mi zor kalmak mı diye düşündün. Fakat ikisi de değilsin. Giden geri gelecekse kalan olmuyorsun, giden geri gelecekse gidemiyorsun da. İkisi de zor bu çok aşikar, sen hepsinin toplamısın, biliyorsun, sen bekleyensin. Tüm netliklerin düşmanı, tüm doğmayan güneşlerin tek nedenisin. Beklemek kanserinin son evresindesin. Geçmiş olsun.
Senden beklemeni istediklerinde çok güçlüydün, hatırla. Dağ gibi sevgin, kalpten bir zırhın vardı, senden umutlusu yoktu. Her şeyin net olduğu o eşsiz güzelliklerin sonunun geldiğini göremedin. O kabul ettiğin bekleyişten sonra yağmur hiç durmadı. Dağ gibi sevgin oluk oluk aşındı zamanla, kalpten zırhında çatlaklar var şimdi baksana. Kendine dönüp baksana sen misin hala? Özlem insanı öldürür öldürür, aynaya her baktığında bunu tekrarla.
Soruların var şimdi tabi, sayfa sayfa. Sen ne kadar aynı kaldın ki giden aynı dönsün sana? Üstelik dönmesi bile muamma. Sen ne kadar koruyabildin içindeki çiçekleri, onun bahçesinin solmasına hiç kızma. Her yeni anı, yeni bir pencere açar insana, sen bekleyensin, senin penceren belli, senin her gece kaçan uykunun zamanı bile belli, saatin durmuş beklemeye başladığın anda. Sen onun pencerelerinden bakıldığında kör noktasın bundan sonra.
Her şeye yenildin belki ama büyük yenilgin, bekleyişinin son şafağında yaşanacak. Dönen, senin gidenin değil, sarılınca yenileceksin. Orada ölsen yeridir. Zaten orada bir hiçsin. Çok iyi tanıdığın bir yabancıyla sahte bir vuslatı yaşayacaksın o gün. Bireysel bir vuslat olacak bu. İki kişilik bir özlemi yaşatıp içinde, tek başına kavuşunca bir hiçe, orada yok olacaksın.
İhtimaller, ihtimaller.
Şimdi ihtimallerin dizinde, sırtında özlemin 5 tonluk yüküyle, bir noktaya odaklanıp, ama bitiş noktasına çünkü önemli, biraz olsun yaşamayı umma vakti. Bazı şeyleri ölerek aşamazsın, yaşaman gerek. O yüzden şimdi, bir gidişin tam dönüşünde, terk etmenin o keskin siyah yüzünde, senin için en iyi olanı yapıp yaşama vakti.
Ya kalan ol ya da giden, aksi halde kaybedensin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder