23 Nisan 2020 Perşembe

kendime mektup 5

yaşıyorsun. yaşıyor olmanın tek önemli ayrıntısı henüz ölmemiş olman sanırım. bazı şeyler böyleymiş meğer.
uçurumun kenarında durduğunda seni heyecanlandıran tek şey düşmemeyi başarmış olmanmış ama bir haber değeri yokmuş. dokunduğun şeyler sen dokunmasan da varlar, gidip oturmadığın banklar oradalar ve sana hiç ihtiyaçları yok bank olmak için. bazı şeyler böyleymiş işte, taş yutmuşsun gibiymiş.

hiç yılmadan yorulmadan yokuşlar çıkıyorsun, koşa koşa kimi zaman. çıkmayı seviyorsun belli ki çünkü eline kalan diğer elinden başkası değil yokuşun sonunda. insanın hiçliğini kabullenmesi epey zaman alıyormuş, sen kabulün misafirisin şimdi. iyice dinlen. burada seni kimse bulamaz. zaten bence seni kimse aramaz. senin telefonunun kapalı olduğunu kimse fark etmez mesela. senin zaten telefonun hiç kapalı olmaz. bunlar hep kimse merak etmesin inceliğin. etmiyorlar birtanem, sen de merak etme artık.

bir evden taşınmışsın gibi, sırf fark edilebilmek için, paldır küldür, ses çıkara çıkara toplanmışsın. kimse de dememiş ki "komşum nereye?". birisi de dememiş ki "ipek sana geleceğim evde misin?". kimse adresini merak etmemiş. senin evine kimse bi bardak çaya gelmemiş. sırf "bilmiyorlardı ondan gelmediler" diyebilmek için toplayıp pılını pırtını kalkıp gitmişsin. umarım rahattır için. bilmiyorlar ipekciğim, düşünme artık.

seni çok neşeli sansınlar diye yıllarca uğraştın durdun. bence başardın da. kimsenin kafasında üzgün olabileceğinin soru işareti yok artık. uğraşmasan da olmazdı gerçi bunu da biliyorsun içten içe ama neyse şimdi.

bazı şeyler böyleymiş işte. sen dokundum sanmışsın hepsi sanrıymış. sen iyi geldim sanmışsın ama etkin bir parça pamuğun yere düştüğünde çıkardığı ses kadarmış. sen kapı kapı kek dağıtmışsın, afiyetle yemişler ama kimse adını bile sormamış.

bazı şeyler bu kadarmış işte. sen iyi ki varmışsın, aynaya karşı. aç bi şarkı arkada çalsın.

taşın altında başım belada gibi, arıyorum

bulmak değil derdim bir arkadaşa bakıyorum

trenle gittiğim yollar

içime attığım kuyularda

ki halim yok 

heykel gibi oturdum kalkmam daha

gecikmiş sürprizleri

evde yokum bırakma

5 yorum:

  1. Gerçekten o kadar içten ve samimi yazmışsın ki başlayınca duramadım ve bir çoğunu okudum. Kendimi okudum gibi oldum biraz; her şey o kadar benziyor ki, hatta sevdiğimin adı bile sende aynı. Okuduklarıma göre çok uzun denilecek bir zaman söz konusu, ben beş aydır çakılı kaldığım yerden bir milim oynayamadım, oynamak da istemiyorum işin açıkçası. Sormak isterim; bir nebze olsun geçiyor mu, en azından nefes alabiliyor musun?

    YanıtlaSil
  2. ‘sen kapı kapı kek dağıtmışsın, afiyetle yemişler ama kimse adını bile sormamış.‘ nefiss. Tam kalbimde hissettim.

    YanıtlaSil
  3. Yıllardır okuyorum seni İpek. Bazen aylar sonra geliyorum buraya, içim sıkıldığında, kendimle başbaşa kaldığımda. Sen yaz İpek. Orada öylece duran acımızı, kimsezizligimizi bazen, yanıldığımızı ve yalnızlıgımızı. Yaz sen. Kalbinden öperim.

    YanıtlaSil
  4. Yıllar geçti yine dönüp dönüp okuyorum İpek keşke hep yazsan

    YanıtlaSil