20 Eylül 2014 Cumartesi

yazıklar olsun mu artık bize

bu sefer yanlış hesapladım. bu sefer bu acıya zaman biçemiyorum. kalbim, sopası kırılmış rüzgar gülü gibi anlamsız, atmıyor.

daha yaşamaya yeni başlamıştık öldüğümüzde. hayalleri gömdüğümüzde yenildiğimizi anlayamadık. damlaya damlaya göl olacakken içimde sen, bu kuraklığa gözyaşım yetmiyor.

her şeye rağmen sana filizlenen tarafım solmadı, solmuyor. ben bu muyum diye sordurtuyor bana su içmelerim bile. beni değiştiren bi şeyler var düşman gibi.

önce kızdım, sonra daha çok kızdım ve sonra kızarken sevdim. bunu hep yaparım. severken kızsaydım şimdi yanımdaydın ama ben ters bi kadınım. çok kızgın taraftan çok acı tarafa geçerken ben bile fark etmedim zararı. sigortamız yok, geri dönüş biletimiz yok, iyileştiren iksirimiz yok, bir göz kırpışıyla her şeyi yenileyecek büyülerimiz yok. artık bi harabeden farkımız yok. şarap içsinler içimizde evsiz adamlar, köpekleri uyurken yanlarında.

sadece gidiş aldığımız bu bilet seninle aramdaki umut bağlarını kesiyor. inceldiğim yerden bak nasıl kopacağım hazır mısın? ben değilim.

biraz sarhoşum bugün, biraz aşık, biraz mutsuz ve biraz umutsuz. siyah olmaya çalışan gri gibi arada sıkıştım. sen biraz uzaksın bana bugün, biraz sessiz, biraz unutmuş. sen biraz acımasızsın artık kalbime, kalbim tuzla buz.

içimden çok kere bimemkaçlara kadar saydım ne azaldın ne arttın. bu ne sabitlik ve bu ne kararlılık. cümlelerindeki noktayla vur beni çünkü yapabiliyorsun. ben seni zincirlesem de sen o kadar güçlüsün ki gidiyorsun.

bu acıya bir zaman biçimlik daha kal derdim ama kalbim yanık et kokuyor.

o yüzden sen bi şeyler ol bana, boşluğuna doldurayım.

sen biraz kadeh ol bana bundan sonra, biraz şarap.

kırmızıyı severim, bilirsin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder