adı seninle aynı olan bi sokak buldum başka bir şehirde.
sokak tam olarak 267 adım uzunluğundaydı. senden geriye kalan tek bir fotoğrafı 267 parçaya bölüp o sokakta bıraktım. kaldırım taşlarını söke söke ağladım, kafamı sokak lambalarına vura vura. ve hiçbir şey değişmedi.
hiçbir şey değişmeyecek bundan sonra. yollar apayrı. yollar, bir daha asla kesişmeyecek paralellikte. iki paralel arası 568 kilometre.
içimi oyuyorlar ben kabak mıyım?
içimi her cumartesi gecesi oyuyorlar. başka şeyler düşünmenin, başka şeylere üzülmenin, çok üzülmenin hiçbir faydası olmadığını anladığım gün unutmaya çalışmayı bıraktım. bu acı benimle geldiği yere kadar gelecek. diğer acılar gibi.
bir şeyleri bilerek isteyerek doğrusunun bu olduğunu düşünerek bitirdiğinizi düşünün.
düşünmeyin. tavsiye olarak.
buz gibisin. en iyi ihtimalle diyorum parmaklarım yapışır. parmaklarım senden önemli değildi. parmaklarımdan daha önemli şeyler varmış senin için.
bir yer hayal edin. olmak istediğiniz yer. çok basit. bir insanın yanı olabilir, bir sahil, bir dağ evi.
çok basit.
neden orada değiliz? çünkü hayaller asla çok basit olmadılar. hele ki iki kişilikse.
feci bir kazanın 30 saniye içerisinde gerçekleşeceğini bilip de kafamı çevirmemiş gibiyim. çok feci şeyler oluyor çünkü her cumartesi gecesi için üstelik.
olmak istediğimiz yerlerde çok başka nefesler var. çok fazla hayal kurmak iyi değil deselerdi keşke.
bitmiyor. ne bu acı ne bu sevgi ne bu nefret. hepsini ayrı koltuğa oturttum ama aynı odada. benim içim boş.
cumartesi geceleri diyorum. o son cumartesi gecesi.
sen ankara'da o sokakta kaldın.
benim içimde kala kala cumartesi gecelerinin burukluğu kaldı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder