Bir adam aldım oturttum karşı sandalyeye. Ona baktım. Kaç saat baktım kim bilir. Kimse bilemez böyle şeyleri. Bulanıklaştı görüntü ama kaybolmadı. Aklım sürekli onun sakalının arkasına saklanıyor, aklım kırmızıya boyanıyor, bütün dünya buharlaşıp kayboluyor, onu nasıl çaktıysam karşı sandalyeye kıpırdamıyor.
Susuyorum susuyor. Konuşuyorum susuyor. Mütemadiyen susmak istiyor gibi bi hali var. Zorlasam beni alıp kollarımdan kuma gömecekler, zorlamasam içimi iki hoş sohbete kurban edeceğim.
Yazmak için oturduğum sandalyede çürüyorum. Sen hala tüm tazeliğinle susuyorsun. Ben pişmanlığın yaşayan anlamı, sen umursamazlığın başyapıtı.
Kaç saat geçmiş diye kafamı saate çeviremiyorum sen saat oluyorsun. Bir bardak su istiyorum her yerimizi su basıyor.
Kalkıp bağırmak istiyorum artık dayanamıyorum diye. Sana ne zaman içimi döksem taşıyorsun.
Son defa kalkıp yürümeyi denedim sana bu sandalyeden saat kaçtı hala bilmiyorken. Son defa gururumu kesip akıttım, umurunda olmadı.
Şimdi bir şarkı çalsın istiyorum arkada. Bir şarkı seni özgür bıraktığımı anlatsın sana. Bir şarkı dolsun kulaklarına, beyninde uğuldasın ve bittiğinde senden nasıl vazgeçtiğimi anla.
Bir şarkı çalmaya başlasın.
sen naptın böyle. bu nasıl sevmek
YanıtlaSilbu güzel değildi daha güzellerini yazabılırsın
YanıtlaSilHarika
YanıtlaSilİpek sen nasıl sevmişsin nasıl bu kadar güzel sevmişsin okurken istemsiz gözyaşlarım süzülüyor dur diyemiyorum ama keşke sen diyebilmiş olsaydın
YanıtlaSilkeşke vazgeçtiğimi bilseydin. keşke vazgeçmiş olabilseydim be İpek. Yüreğine sağlık.
YanıtlaSil