8 Nisan 2016 Cuma

vaat

dikildiğim saksıya küsmüşken, kökümün en baba düşmanı suya aşık oldu taç yapraklarım. en çok solduğum yerimden açarken ben, içimde büyüyen "bunca çiçeğe yetmez bu saksı" kaygısı.

ne yaşanacaksa yaşanacak, seni gölgende bekleyeceğim. zifiri karanlıkta kalsak bile, adımdan önce gölgenin yerini bileceğim. en uzun nefes tutma yarışı gibi bu hayat, bir gerimde kalsan, kalma diye o nefesi vereceğim. çok güzel ve sonsuz sanılan manzaralar gördüm, buz tutmuş kalplerin arabasını park ettiği yerlerde, ben içimi yakan güneşimi senin ufuk çizgine gömeceğim. sesini aldım, hayatımın melodisi yaptım, nefesinin götürdüğü yere sorgusuz sualsiz geleceğim.

kaybettiğim evin dönüş yolunu bulmuşum gibi, varınca sakalının her bir teline yastık yorgan atacağım. terk edilmiş bir koyun akşam manzarası gibi bakan gözlerine, istersen ömürlük çadırlar kuracağım. seni, benim masalımın baş kahramanı değil, senin masalının esas oğlanı olarak yaşatacağım. bi akşam yürüyüşüne eşlik etmek için canım, yel olup seni içinden tutacağım.

ben ömrümün bohçasını açarken senin kucağına, sen öylece dur istiyorum. belki bir titreşimini ipek ses tellerinin, belki bir atışını kadife kalbinin, armağan edersin, alır göğsümün üstüne koyarım. belki bir bakışını denk getirirsin gözlerime, belki bir gülüşünü vurursun tokat gibi yüzüme, yaşayacağım bütün güzelliklerin zirvesidir bu der, çıkartır kalbi en tepesine çakarım.

velhasıl

onca hikayeye konuk oldum, bunca kavrulmadı daha solum. solumla gurur duyuyorum.

2 yorum:

  1. Yaniyor ipek hanim cigerim yaniyor tercuman oluyosun bana sen

    YanıtlaSil
  2. bu vaatleri dizebilmeyi diliyorum, yüreğine sağlık.

    YanıtlaSil